Sevgili Bodrumlular,
Bodrum’a olan sevgim, bağlılığım ve bu güzel coğrafyanın hak ettiği yere ulaşması adına çıktığım yolda, 2024 yerel seçimlerinde bağımsız aday olmayı tercih ettim. Cumhuriyet Halk Partisi’nin aday belirleme sürecindeki kararlarına olan tepkim neticesinde böyle bir karar almış olsam da, bugün seçim geride kaldı. Artık “seçim bitti, hizmet dönemi başladı.” Herkesin, siyasi ayrım gözetmeden, Bodrum’un geleceği için elini taşın altına koyma zamanıdır.
Bu çağrım sadece yerel yönetimlere değil; Sivil Toplum Kuruluşları’nın liderlerine, kültür-sanat derneklerine, hemşehri derneklerine, Vanlılar Derneği, Karslılar Derneği gibi Bodrum’da faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerine ve gönüllü platformlara da yöneliktir. Hepimiz, bu güzel coğrafyanın geleceği için üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Bu dayanışma, bir tercih değil, bir zorunluluktur. Bodrum’un kaybedecek bir dakikası bile yoktur.
Bu destek; bir beklentiyle, bir çıkar hesabıyla değil, tam tersine bir sorumluluk duygusuyla, bu topraklara ve insanına duyduğum vefa borcuyla şekilleniyor. Geçmişte siyasetin zorlu sularında mücadele eden birisi olarak, kavga ve çekişmelerin Bodrum’a ne kadar zarar verdiğini yaşayarak gördüm. Bugün kişisel kaygıları bir kenara bırakıp, birlik olmanın, sevgi dilini hâkim kılmanın ve bu dili eyleme dökmenin zamanıdır. Her birimiz, birer tuğla koyarak bu dayanışma köprüsünü inşa etmek zorundayız.
Bodrum’un geçmiş 45 yılına baktığımızda, siyasi ve toplumsal bölünmeler nedeniyle hak ettiği hizmetleri yeterince alamadığını görüyoruz. Bugüne dek, bu güzel coğrafyadan sadece iki milletvekili çıkabilmiş olması bile bu parçalanmışlığın en somut göstergelerinden biridir. Bu tabloyu değiştirmek için artık siyaseti bir kenara bırakıp, Bodrum’un ortak çıkarları için güç birliği yapmalıyız. Çünkü kavga siyasetinin kimseye faydası olmadığı gibi, bu kavgalardan en büyük zararı yine Bodrum’un kendisi görüyor.
Buradan yerel basın mensuplarına da seslenmek istiyorum: Evet, eleştirin. Yanlış olduğunu düşündüğünüz kararları ve uygulamaları elbette eleştirin. Ancak bu eleştiriler, Bodrum’un ulusal ve uluslararası imajını zedeleyecek şekilde köpürtülerek, farklı algılar yaratmak için yapılmamalıdır. Eleştirinin, doğru bilgiye dayanarak, yapıcı bir şekilde yapılması gerektiğine inanıyorum. Olumlu eleştiriler, yönetim ve karar süreçlerine katkı sağlar. Bu katkılar, Bodrum’un gelişimi için yerel basının da sorumluluk bilinciyle hareket etmesiyle mümkün olacaktır. Kaleminiz; bölmek için değil, birleştirmek için, kutuplaştırmak için değil, ortak akla hizmet etmek için kullanılmalıdır.
Bu noktada, Bodrum’un seçilmiş genç Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin attığı adımlar önemlidir ve desteklenmelidir. Devletin kapılarını çalmak, doğru taleplerle ve doğru bir üslupla hizmet istemek eleştirilecek bir şey değil, aksine örnek alınması gereken bir tavırdır. Bodrum’un menfaati neyi gerektiriyorsa, hangi kapı açılması gerekiyorsa, o adım atılmalıdır. Çünkü doğru yerde, doğru kapıyı çalmak hizmet getirir; inatlaşma ve kavga değil.
Bu çağrım tüm siyasi partilerin ilçe başkanlarına ve yöneticilerine: AK Parti, MHP, CHP, İYİ Parti ve diğer partiler, hepiniz bu güzel coğrafyanın siyasetçisisiniz. Hepinizin amacı Bodrum’a hizmet etmekse, o zaman rekabetinizi çözüm üretme üzerinden kurun. Birbirinizi yıpratmak, eleştirmek yerine, omuz omuza Bodrum’un sorunlarına çözüm bulmak için çalışın. Bodrum siyasetüstü bir bakış açısını hak ediyor.
Bodrum’un kaderini değiştirmek elimizde. Hemşehri derneklerinden kültür-sanat platformlarına, yerel yöneticilerden gönüllülere kadar herkesin bu mücadelede el birliğiyle hareket etmesi gerekiyor. Hak ettiğimiz hizmetleri almak, Bodrum’u refah ve huzur dolu günlere taşımak için artık harekete geçelim.
Gelin, “sen-ben” kavgasını bir kenara bırakalım. Hep birlikte Bodrum’u hak ettiği noktaya taşıyalım. Çünkü Bodrum, dayanışmayla büyüyecek, sevgi diliyle kalkınacak.