Bodrum’un ana yollarında birer birer yükselen EDS (Elektronik Denetleme Sistemi) direkleri, bölgedeki trafik sorunlarına çözüm arayışının bir parçası mı, yoksa yeni bir tartışma konusu mu? Bu sistemlerin faydalarını konuşmadan önce, Bodrum’un kronikleşmiş trafik sorunlarına eğilmek gerekiyor. Çünkü Bodrum’da yıllardır beklenen asıl çözümler, hâlâ hayata geçirilemiyor.
Trafik yoğunluğu açısından yaz aylarında İstanbul’u aratmayan Bodrum’da, Turgutreis ile Bodrum arasındaki 23 kilometrelik mesafeyi bir saatten önce tamamlamak neredeyse imkânsız. Bu yalnızca kaybedilen bir zaman meselesi değil; aynı zamanda trafikte harcanan fazla yakıt nedeniyle büyük bir milli servet kaybı ve artan karbon salınımı anlamına geliyor. Ancak yolları genişletmek, yan yollar açmak ve trafiği akıcı hale getirmek gibi hayati çözümler yerine, EDS direklerinin bir bir dikildiğini görmek, halkın haklı tepkisine neden oluyor.
Yıllardır tamamlanamayan Bodrum-Yalıkavak yolu, bu tepkilerin temel gerekçelerinden biri. Her seçim döneminde “yapılacak” vaadi verilen bu yol, kısa süreli çalışmaların ardından yeniden kaderine terk ediliyor. Bu ihmal, hem maddi zararlarla sonuçlanan kazalara hem de can kayıplarına sebep oluyor. Benzer bir durum, İslamhaneleri bölgesinde de yaşanıyor. Özellikle cami önünde, karşıdan karşıya geçmeye çalışan çocukların ve gençlerin hayatını kaybettiği kazalar, bu bölgeye bir üst geçidin yapılmasını zorunlu hale getirmişti. Ancak yıllardır bu basit çözüm bir türlü hayata geçirilemedi. Oysa üst geçit yapmak yerine ceza kesmeye odaklanmak, halkın güvenini sarsan bir yaklaşım.
Elektronik Denetleme Sistemleri, trafik kazalarını önlemek ve sürüş güvenliğini artırmak için faydalı bir teknoloji olabilir. Ancak Bodrum gibi bir turizm merkezinde, trafik düzenini sağlamak adına bu sistemin devreye alınması, mevcut sorunları çözmekten çok uzak görünüyor. Daha geniş yollar, alt ve üst geçitler, yan yollar ve doğru sinyalizasyon sistemleri gibi altyapı eksiklikleri giderilmeden, EDS’nin trafiği daha da sıkışık hale getirmesi muhtemel. Ayrıca bu sistem, yüksek cezalarla ekonomik bir yük haline dönüşerek yerel halkın ve turistlerin huzurunu kaçırabilir.
Devlet, kamu yönetimini halkın yaşamını kolaylaştırma sanatı olarak görmeli. Ancak Bodrum’da, hem yerel halkın hem de turizmin ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler üretmek yerine, ceza odaklı sistemlere yatırım yapıldığını görüyoruz. Halbuki yolların iyileştirilmesi, yalnızca trafik sıkışıklığını azaltmakla kalmaz; ticareti canlandırır, turizmdeki cazibeyi artırır ve çevresel sürdürülebilirliği destekler. Trafikte kaybedilen zaman, artan yakıt tüketimi ve karbon salınımı gibi sorunlar, yalnızca modern bir ulaşım altyapısıyla çözülebilir.
Bugün Bodrum halkı, ceza yazmak için hızla dikilen direklerden çok daha fazlasını hak ediyor. Yolları genişletin, yan yollar yapın, üst geçitler inşa edin, sinyalizasyon sistemlerini düzenleyin. Çünkü karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir çocuğun güvenliği, yazılacak her cezadan daha değerlidir. Bodrum gibi bir turizm merkezinde halkın ve turistlerin hayatını kolaylaştırmak, devletin önceliği olmalıdır.