Türkiye’nin deprem gerçeği, yıllardır sıkça hatırlatılan bir durum. Deprem kuşağında yer alan ülkemizde, büyük depremler can ve mal kayıplarına yol açmış, bu afetlerin ardından ise acı tecrübelerle afet hazırlığının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bodrum, Ege Bölgesi’nin turizm cenneti olarak bilinse de, bu gerçeğin dışında değil. Ancak ne yazık ki, Bodrum’un depreme ne kadar hazır olduğu tartışmaya açıktır. Bodrum’daki yapı stoğu incelendiğinde, yapıların yaşının oldukça yüksek olduğu ve çoğunun yorgun olduğu net bir şekilde görülmektedir. Birçok bina, zamanın aşındırıcı etkilerine maruz kalmış ve olası bir depremde dayanıklılıklarını yitirme riski taşımaktadır. Özellikle İmar Barışı kapsamında yapı kayıt belgesi alan binaların birçoğu mühendislik hizmeti almadan inşa edilmiştir. Bu binaların statik yapısının bozulması, olası bir depremde büyük bir tehlikeyi beraberinde getirir. Statik açıdan zayıflayan binaların kaç katlı olduğu fark etmeksizin depremde kolayca yıkılma riski bulunmaktadır. Bu sorunun yanı sıra, Bodrum’un demografik yapısı da riskleri artıran bir faktördür. Bodrum’un yerleşik nüfusu, yılın büyük bir bölümünde ortalama 200 bin civarında olsa da, yaz aylarında bu rakam katlanarak artar. Yüz binlerce yerli ve yabancı turist, yazlıkçılar ve geçici sakinlerle birlikte Bodrum’un nüfusu yaz döneminde 1 milyona kadar ulaşır. Böylesine büyük bir nüfus yoğunluğunun olduğu bir bölgede, deprem gibi yıkıcı bir felaketle başa çıkmak çok daha zor olacaktır. Üstelik Bodrum Devlet Hastanesi’nin sadece 150 yatak kapasitesine sahip olması, olası bir depremde sağlık hizmetlerinin yetersiz kalacağını açıkça göstermektedir. Böyle bir senaryoda, hastaların tedavi edilmesi, yaralılara müdahale edilmesi çok zor olacaktır. Bodrum’un coğrafi yapısı da dikkat çekilmesi gereken bir diğer önemli noktadır. Yarımada olan Bodrum, deprem sonrasında tahliye ve kurtarma çalışmalarının yapılmasını zorlaştırabilecek bir yapıya sahiptir. Bölgenin ana çıkış noktası olan Yokuşbaşı, hem trafik hem de kaçış için kritik bir yol olsa da, olası bir deprem sonrası bu yolun tıkanması ve kullanılamaz hale gelmesi büyük bir kaosa neden olabilir. Deprem esnasında halkın güvenli bir şekilde tahliye edilmesi, mevcut yol ağının yetersizliği nedeniyle büyük sorunlar doğurabilir. Ayrıca, Bodrum’un deniz kıyısında yer alması, deprem sonrası tsunami riskini de beraberinde getiriyor. Bodrum’un sahil bölgelerindeki yerleşimler ve oteller, tsunami gibi ikinci bir felaketle karşı karşıya kalabilir. Bodrum’daki okul ve kamu binalarının durumu da göz ardı edilemeyecek kadar ciddidir. Bölgedeki birçok okul ve kamu binası oldukça eski ve yenileme çalışmalarına ihtiyaç duymaktadır. Bodrum Belediyesi’nin başkanlık binası, eski Bodrum Devlet Hastanesi binası gibi önemli kamu binaları, olası bir depremde büyük tehlike arz eden yapılar arasında yer alıyor. Bu binalar, deprem sırasında çalışanlar ve halk için hayati bir risk teşkil edebilir. Yapılar bu kadar eskiyken, yerel yönetimlerin afet müdahale birimleri kurması elbette olumlu bir gelişme, ancak bu yeterli değil. Bodrum’un devlete bağlı, kapsamlı ve donanımlı bir Afet Koordinasyon Merkezi’ne ihtiyaç duyduğu açıktır. Bölgede çeşitli arama kurtarma dernekleri bulunmasına rağmen, bu derneklerin bağımsız hareket etmesi, büyük bir deprem anında koordinasyon eksikliği yaratabilir. Oysa ki, bu tür afet anlarında, arama kurtarma çalışmalarının hızlı ve etkili olması hayati önem taşır. Yerel ve gönüllü arama kurtarma derneklerinin bir araya getirilip, profesyonel bir yapı altında toplanması, afet durumunda müdahaleyi hızlandıracak ve can kayıplarını en aza indirecektir. Bodrum’un deprem riskini sadece bina ve nüfus faktörleri üzerinden değerlendirmek yetersiz olacaktır. Olası bir büyük deprem, sadece Bodrum’u değil, çevre ilçeleri de etkileyebilecek boyutta olabilir. Özellikle Muğla bölgesindeki fay hatlarının hareketlenmesi durumunda, Bodrum ve yakın çevresinde yaşanacak kaosun boyutu çok ağır olabilir. Bu yüzden, yetkililerin bir an önce harekete geçmesi ve Bodrum’da kapsamlı bir deprem hazırlığı yapması kaçınılmazdır. Bu sadece Bodrum halkı için değil, yaz aylarında buraya gelen yüz binlerce turistin güvenliği için de büyük önem taşımaktadır. Nüfusun hızla arttığı, binaların yorgun ve dayanıksız olduğu bu bölgede, gerekli adımların hızlıca atılması, olası bir felakette yaşanacak acı tabloyu en aza indirecektir. Yetkililere sesleniyoruz: Tuşa basma vakti geldi.