Geçtiğimiz günlerde Bodrum’da bir resmi kuruma ait kapalı otoparkta çekilen görüntüler, bölgedeki kamu binalarının fiziksel durumuyla ilgili ciddi soru işaretleri yaratıyor. Tavan kısmından dökülen betonlar, tel örgülerle güvence altına alınmaya çalışılsa da, bu sadece felaketi geciktiren bir çaba gibi görünüyor. Yapıyı ayakta tutan kolonlardaki çatlaklar ve aşınmalar, otopark gibi yük taşıyan bölgelerde riskin ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor.
Ancak sorun sadece bir otoparktan ibaret değil. Bodrum’da birçok kamu binasının benzer durumda olduğunu biliyoruz. Peki, büyük bir deprem gerçekleşir ve bölgedeki bu kamu binaları çökme noktasına gelirse ne olur?
Kamu kurumları, kendi binalarının dahi çökmemesi için tedbir almakta zorlanıyorken, bir deprem sonrası vatandaşa nasıl yardımcı olacak? Olası bir kriz anında şehirdeki kamu binaları sığınak veya yardım merkezi olarak kullanılabilecek mi? Yoksa şehirdeki arama-kurtarma ekipleri, yıkılan resmi kurumların enkazından memurları ve vatandaşları çıkarmaya mı çalışacak?
Bu noktada bir başka kritik konu ise okullarımızın ne kadar güvenli olduğu. Otoparkta bile çökme tehlikesi bulunan bir binayı görünce, Bodrum’daki okulların yapısal sağlamığını da sorgulamak gerekiyor. Depreme dayanaksız bir okul binasında her gün yüzlerce çocuğumuz eğitim görüyor. Olası bir sarsıntı anında bu binalar dayanabilecek mi? Veliler ve eğitimciler olarak bu konuda ne kadar farkındalığımız var?
Bodrum’un güzelliğini konuşanlar, bu güzelliklerin ne kadar güvenli bir altyapıya sahip olduğunu da sorgulamalı. Yerel yönetimlerin ve merkezi otoritelerin bu durumu görmezden gelmeye devam etmesi, ileride telafisi mümkün olmayan kayıplara yol açabilir. Şimdi soru şu: Yetkililer, bu tablonun farkında mı? Farkındalarsa, neden hala bir eylem planı göremiyoruz?