Serkan Zeki ÖZTUNCAY
Köşe Yazarı
Serkan Zeki ÖZTUNCAY
 

YAPILARA SAĞLAMLIK RAPORU ALINMASI ZORUNLULUĞU MU GELECEK?

Ülkemizde art arda yaşanan depremler sonrasında, vatandaşlarımız arasında en çok konuşulan konuların başında sahibi oldukları ya da içinde yaşadıkları konutun, çalıştıkları işyerlerinin ne kadar sağlam ve ne denli depreme dayanıklı yapılar olduğu gelmektedir. Tabi ki hepimiz bütçemiz oranında en iyi bölgelerde ve en güzel evlerde oturmak, yaşamak ve işyerlerinde çalışmak istiyoruz. Ancak bugüne kadar yaptığımız tercihlerde maalesef yapıların olası bir depreme karşı dayanıklılığının sorgulamasına yeteri kadar önem vermemiş olduğumuzun gerçeği hepimiz tarafından yaşanan depremler sonrası anlaşılmıştır. Lüks, denize yakın, manzaralı, yüzme havuzlu, müstakil, bahçeli, merkezi konumda, ulaşım sorunu olmayan, düz ayak gibi daha birçok kavram dilimize dolanmış durumda ve arayışlarımızda önceliklerimizi oluşturmaktadır. Ancak kagir yapı, yığma yapı, karkas yapı gibi tanımları, tapuda belirtilen konut, depo, işyeri, apart, garaj ibarelerinin farkını, kat irtifakı ile kat mülkiyetinin arasındaki farkı, iskanın olup olmamasının ne anlama geldiğini, kaçıncı sınıf inşaat olduğunu ve projesine uygun olarak inşa edilip edilmediğini, kolon ya da kirişlerinde oynama yapılıp yapılmadığını ve de bunlar gibi daha birçok detayı bilmeden sırf manzarası, denize sıfır ya da yakın olması, sıfır, lüks, müstakil, düz ayak, merkezi konumda olması, ulaşım sorunu olmaması gibi özelliklere bakarak yaptığımız tercihlerin ne denli yanlış olduğunu yaşadığımız afet, karşımıza çıkarttığı acı sonuçları ile bizleri yüzleştirmiştir. Doğal olarak herkesin bir işi, mesleği, uzmanlık alanı var ve ben bu terimleri bilmediğinden dolayı kimseyi suçlayamam ve de yargılayamam. Tabi ki sonuçta herkes bilmek zorunda da değil ama yıllarca verdiğimiz emekler sonucu elde ettiğimiz birikimlerimizi bu kadar da bilinçsiz bir şekilde değerlendirmenin bu da yetmezmiş gibi bir de canımızı tehlikeye atmanın doğru olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Hepimiz, yaşanan afet sonrası belki de çoğu özelliği ile bizi cezbeden milyonlarca lira değerindeki lüks yapıların ki yıkıldığına, binlerce vatandaşımızın ölümüne sebep olduğuna ama fay hatlarının uzağında yapılan belki de bu özelliklerin çoğuna da sahip olmayan ve de onlara nazaran değeri oldukça da ucuz olan TOKİ evlerinin ise hasar bile almadığına şahit olduk. Bu durum bize doğal olarak can güvenliğimizde en önemli kriterin yapıların sağlamlığı ve olası bir depreme karşı dayanıklığının olduğunu bir kez daha gösterdi.  Bu hususta tetkikleri yapmak ya da yaptırmak adına bilgimiz ya da tecrübemiz olmayabilir. Ama bu yaşanılanlar sonrası sahibi olduğumuz, satın almak ya da kiralamak istediğimiz yapılar ile ilgili işlemlerde artık hepimizin sektöründe güvenilir ve mesleğinde gerekli eğitimi almış bir lisanslı emlak danışmanı ile çalışmamız gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Bu konuda devletimizin, özellikle deprem bölgelerindeki vatandaşlarımıza taşınmazları ile ilgili satış ve kiralama işlemlerinde belki de Karot Testi (Bina Dayanıklılık Testi) yaptırma zorunluluğu şartı ve beraberinde de yapı denetim firmalarına, harita mühendislerine, mimarlara, müteahhitlere ve emlak danışmanlarına da başta mezuniyet durumları olmak üzere uygulanacak denetimler ile bir takım yasal zorunluluklar getirebileceğini, belki de baştan sona yeni bir sistem düzenleyebileceğini düşünmekteyim. Tüm bu tedbirlerin vatandaşlarımızın yararına olacağını ve bu tip afetlere karşı yapılarımızın daha dayanıklı bir şekilde yapılmasını sağlayacağını ve emlak danışmanlarının da satış ya da kiralama işlemlerinde vatandaşlarımıza yapının geçmişi ile ilgili daha detaylı ve doğru bilgi verebilmesi adına çok faydalı olacağı kanaatindeyim. Yapılacak ölçümler sonucunda istenilen değerleri karşılayamayan yapılarda tapu satışı ya da kiralama işlemi gerçekleştirilmesine hukuki engel getirilmesi, mal sahiplerince bu yapıların ister istemez kuvvetlendirilmesine ya da kentsel dönüşüm ile yenilenmesine sebep olacaktır. Sahibi olduğu yapılarda oturan, işyeri olarak kullanan mal sahiplerine de yapılarının belirli bir yaşa gelmesi ile bu zorunluluk getirilebilir. Bu tedbirlerin alınması ve uygulamaların denetlenmesiyle beraber bir süre sonra bu yapıların kayda değer ölçüde bu tip afetlere daha dayanıklı bir hale geleceği ve can güvenliğimiz adına bizlere daha fazla güven vereceği aşikardır. Sonrasında ise takdir kuşkusuz yüce Allah’ındır. Bir daha böyle büyük bir afetin yaşanmaması ve her şeyin gönlünüzce olması dileğimle…  
Ekleme Tarihi: 14 Mart 2023 - Salı

YAPILARA SAĞLAMLIK RAPORU ALINMASI ZORUNLULUĞU MU GELECEK?

Ülkemizde art arda yaşanan depremler sonrasında, vatandaşlarımız arasında en çok konuşulan konuların başında sahibi oldukları ya da içinde yaşadıkları konutun, çalıştıkları işyerlerinin ne kadar sağlam ve ne denli depreme dayanıklı yapılar olduğu gelmektedir.

Tabi ki hepimiz bütçemiz oranında en iyi bölgelerde ve en güzel evlerde oturmak, yaşamak ve işyerlerinde çalışmak istiyoruz. Ancak bugüne kadar yaptığımız tercihlerde maalesef yapıların olası bir depreme karşı dayanıklılığının sorgulamasına yeteri kadar önem vermemiş olduğumuzun gerçeği hepimiz tarafından yaşanan depremler sonrası anlaşılmıştır. Lüks, denize yakın, manzaralı, yüzme havuzlu, müstakil, bahçeli, merkezi konumda, ulaşım sorunu olmayan, düz ayak gibi daha birçok kavram dilimize dolanmış durumda ve arayışlarımızda önceliklerimizi oluşturmaktadır.

Ancak kagir yapı, yığma yapı, karkas yapı gibi tanımları, tapuda belirtilen konut, depo, işyeri, apart, garaj ibarelerinin farkını, kat irtifakı ile kat mülkiyetinin arasındaki farkı, iskanın olup olmamasının ne anlama geldiğini, kaçıncı sınıf inşaat olduğunu ve projesine uygun olarak inşa edilip edilmediğini, kolon ya da kirişlerinde oynama yapılıp yapılmadığını ve de bunlar gibi daha birçok detayı bilmeden sırf manzarası, denize sıfır ya da yakın olması, sıfır, lüks, müstakil, düz ayak, merkezi konumda olması, ulaşım sorunu olmaması gibi özelliklere bakarak yaptığımız tercihlerin ne denli yanlış olduğunu yaşadığımız afet, karşımıza çıkarttığı acı sonuçları ile bizleri yüzleştirmiştir.

Doğal olarak herkesin bir işi, mesleği, uzmanlık alanı var ve ben bu terimleri bilmediğinden dolayı kimseyi suçlayamam ve de yargılayamam. Tabi ki sonuçta herkes bilmek zorunda da değil ama yıllarca verdiğimiz emekler sonucu elde ettiğimiz birikimlerimizi bu kadar da bilinçsiz bir şekilde değerlendirmenin bu da yetmezmiş gibi bir de canımızı tehlikeye atmanın doğru olmadığını anlatmaya çalışıyorum.

Hepimiz, yaşanan afet sonrası belki de çoğu özelliği ile bizi cezbeden milyonlarca lira değerindeki lüks yapıların ki yıkıldığına, binlerce vatandaşımızın ölümüne sebep olduğuna ama fay hatlarının uzağında yapılan belki de bu özelliklerin çoğuna da sahip olmayan ve de onlara nazaran değeri oldukça da ucuz olan TOKİ evlerinin ise hasar bile almadığına şahit olduk. Bu durum bize doğal olarak can güvenliğimizde en önemli kriterin yapıların sağlamlığı ve olası bir depreme karşı dayanıklığının olduğunu bir kez daha gösterdi. 

Bu hususta tetkikleri yapmak ya da yaptırmak adına bilgimiz ya da tecrübemiz olmayabilir. Ama bu yaşanılanlar sonrası sahibi olduğumuz, satın almak ya da kiralamak istediğimiz yapılar ile ilgili işlemlerde artık hepimizin sektöründe güvenilir ve mesleğinde gerekli eğitimi almış bir lisanslı emlak danışmanı ile çalışmamız gerektiğini bir kez daha göstermiştir.

Bu konuda devletimizin, özellikle deprem bölgelerindeki vatandaşlarımıza taşınmazları ile ilgili satış ve kiralama işlemlerinde belki de Karot Testi (Bina Dayanıklılık Testi) yaptırma zorunluluğu şartı ve beraberinde de yapı denetim firmalarına, harita mühendislerine, mimarlara, müteahhitlere ve emlak danışmanlarına da başta mezuniyet durumları olmak üzere uygulanacak denetimler ile bir takım yasal zorunluluklar getirebileceğini, belki de baştan sona yeni bir sistem düzenleyebileceğini düşünmekteyim.

Tüm bu tedbirlerin vatandaşlarımızın yararına olacağını ve bu tip afetlere karşı yapılarımızın daha dayanıklı bir şekilde yapılmasını sağlayacağını ve emlak danışmanlarının da satış ya da kiralama işlemlerinde vatandaşlarımıza yapının geçmişi ile ilgili daha detaylı ve doğru bilgi verebilmesi adına çok faydalı olacağı kanaatindeyim.

Yapılacak ölçümler sonucunda istenilen değerleri karşılayamayan yapılarda tapu satışı ya da kiralama işlemi gerçekleştirilmesine hukuki engel getirilmesi, mal sahiplerince bu yapıların ister istemez kuvvetlendirilmesine ya da kentsel dönüşüm ile yenilenmesine sebep olacaktır. Sahibi olduğu yapılarda oturan, işyeri olarak kullanan mal sahiplerine de yapılarının belirli bir yaşa gelmesi ile bu zorunluluk getirilebilir.

Bu tedbirlerin alınması ve uygulamaların denetlenmesiyle beraber bir süre sonra bu yapıların kayda değer ölçüde bu tip afetlere daha dayanıklı bir hale geleceği ve can güvenliğimiz adına bizlere daha fazla güven vereceği aşikardır. Sonrasında ise takdir kuşkusuz yüce Allah’ındır.

Bir daha böyle büyük bir afetin yaşanmaması ve her şeyin gönlünüzce olması dileğimle…  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberbodrum.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.