Yeni yıla girmemizle birlikte piyasada hemen her kalem üründe fiyat artışı olduğunu gözlemliyoruz. Doğal olarak emlak sektöründe de durum pek farklı değil.
Ancak bir de bu durumun üzerine “uçtu, kaçtı, fırladı gitti, hayal oldu, artık imkansız hale geldi” gibi ifadeler ile yapılan söylemler hem vatandaşlarımızı hem de sektör çalışanlarını daha da zora sokuyor. Tabi ki piyasanın nabzını tutacağız, gelişmeleri dikkatlice takip edeceğiz, çözüm önerilerimizi dile getireceğiz ama sektöre zarar verecek, yanlış algı oluşturacak ifadelerden de uzak duracağız.
Bodrum’da sıkça gündeme gelen ve tartışılan şu kiralık konut fiyatlarına bir değinelim ve bu söylemlerin ne denli doğru olduğuna beraber göz atalım.
Şimdi sizin bir eviniz olduğunu düşünün ve geçen seneki piyasa koşullarında aylık 10.000 TL kira bedeli istiyordunuz. Benim de aynı özelliklere sahip ve piyasa değeri sizin evinizle eşdeğer bir evim var ancak benim evimde birkaç yıldır oturan kiracım var. Devletin belirlemiş olduğu yıllık azami %25 kira artışı oranı sebebiyle ben 5.000 TL kira gelirine sahibim yani sizin evinizin getirisinden daha aşağıda kalmış durumdayım. Şimdi bu iki evin kira ortalamasını aldığımızda 7.500 TL rakamını bulacağız.
Siz geçen sene kiraya vermediğiniz ya da veremediğiniz evinize bu yılki enflasyon oranlarını da göz önüne alarak bu yıl aylık 15.000 TL istiyorsunuz diyelim. Benim de kiracım çıktı ve bu sene yeniden evimi kiraya vereceğim doğal olarak bu sene bende 15.000 TL aylık kira istiyorum. Şimdi bu iki evin kira ortalaması ne oldu? 15.000 TL.
Peki bu durumda “kiralıklarda fiyatlar ikiye katlandı” ifadesi mi yoksa “kira ortalaması iki katına yükseldi” ifadesi mi daha doğru olur?
İşte yaşadığımız sorunun cevabı burada yatmaktadır. Kiralıklarda fiyatlar ikiye katlandı ifadesi siz geçen sene 10.000 TL aylık kira bedeli isterken bu yıl 20.000 TL isterseniz doğru olur ama sizler gibi bende araştırmalar yapıyorum ve istisnai örnekler haricinde piyasa genelinde bu tip bir standart uygulama olduğunu görmüyorum.
Bu tip yapılan yanlış söylemler sonucunda; bu durumu kaile alan ya da gerekli değerlemeleri yapmadan evlerine kira bedeli belirlemeye çalışan mal sahipleri etkileniyor ve hem onları hem de kiracı adaylarını ve de emlak danışmanlarını zora sokmuş oluyorsunuz.
Piyasada oluşan artık yıllık kira bedellerinin peşin istenmesi durumu da aslında bu söylemlerin doğru olmadığını gösteriyor. Açıklanan enflasyon oranları ile hissedilen enflasyon oranının farklı olduğunu düşünen mal sahipleri istedikleri kira bedellerini ikiye üçe katlayarak kiracı bulamayacakları için evlerini hızlıca kiraya vermeye ve yıllık kira bedelini peşin alarak bu geliri enflasyona karşı koruyabilmek adına işletmek ve aynı zamanda kiranın düzgün ödenmemesi durumuna karşı da tedbir almayı amaçlıyorlar.
Konu ile ilgili devletimizin de yapmış olduğu çalışmalar olduğunu atlamamak gerekir bu alınan tedbirler de zaten aslına bakarsanız bu tip söylemlerin önüne geçmektedir.
Mesela 100 gün altı kiralama yapılan konutlar ile ilgili çıkan kanunun uygulamasının ve denetlemesinin düzenli ve sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi durumunda çoğu mal sahibinin artık evlerini yıllık kiraya vermeye yöneleceğini ve artan yıllık kiralık konut sayısının da kira bedelleri üzerinde ciddi anlamda olumlu etkisi olacağını düşünüyorum.
Satılık konutlarda da piyasanın hareketlenmesi için, kullanılacak konut kredisi faiz oranlarının ve tapu harç oranlarının düşürülmesinin çok etkili olacağını gözlemliyorum.
Şu an kan ağlayan emlak sektörünün ilerleyen günlerde hareketleneceğini ümit ediyor ve her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum.