Her geçen gün gerek sosyal medya üzerinde gerekse yerel ve ulusal yayın kanallarında mal sahibi ile kiracısı arasında yaşanan husumetler ile ilgili haberler görmekteyiz.
Bu yaşanan olaylarla ilgili rastladığımız haberlere bir yandan üzülüyoruz. Ancak maalesef ki hayatımızın gerçeği bu şekilde, sorun her geçen günde büyümekte.
Söz konusu oturduğumuz evin kira bedeli olduğunda direkt mal sahiplerini suçluyoruz. Peki mal sahiplerine bu durumu sorduğumuzda nasıl cevaplar alıyoruz? Bir de bu yandan olaya bakmak gerekir diye düşünüyorum.
Evet gelelim aldığımız cevapların içerisinde yatan gerçeğe; mal sahipleri olarak adlandırılan kişilerde tıpkı bizler gibi sıradan bir vatandaş aslında bu gerçeği öncelikle asla unutmamamız gerekmektedir.
Onlarda çarşı pazara gidiyor ve hayatlarını idame ettirebilmek için aynı bizler gibi alışveriş yapıyor, sinemaya, tiyatroya gidiyor ve sosyal aktivitelerde bulunuyorlar, araçlarına yakıt alıyor, elektrik ve su parası, vergi ödüyorlar hatta belki de onlarda başka bir yerde kira ödüyorlar ve aynı zamanda kiracı pozisyonundalar.
Dolayısı ile karşımızdaki kişiyi sadece mal sahibi olarak adlandırmak ve onları ayrı bir vatandaş grubu olarak görmek aslına bakarsanız hepimiz için yanlış bir tutum olacaktır.
Vatandaşlarımız daha düne kadar 1,25 TL olan ekmeği şimdi 5 TL ye alıyor, 5 kg toz şekeri iki üç ay öncesinde 55 TL’ye alırken şimdi 125 TL’ye alıyor, 16-17 TL’den satılmakta olan 30’lu koli yumurtayı şimdi 63 TL’den alıyor. Bu örneklerin ne kadar çok olduğunu, yazmaya kalktığımızda sayfalar tutacağını hepimiz biliyoruz ve en önemlisi de unutmayalım ki tüm bu sektörlerde bizler ya işveren ya da çalışan pozisyonundayız.
Hiçbirimizin birbirimizden bir farkı yok. Bu sebeple itişip kakışmak yerine orta yollu bir anlaşma sağlamak hepimiz için atılacak en doğru adım olarak gözüküyor. Evet hayat pahalandı ama sadece bizde değil, tüm dünyada… Bizlerde T.C. vatandaşları olarak birbirimize destek vererek bir şekilde bugünleri atlatmanın yolunu aramalıyız. Aksi halde bu tip olaylar devam ederse oluşan gruplaşma bizlere hiçbir fayda sağlamayacaktır.
Devletimizde bu sorunun farkında olduğundan konu ile ilgili kimilerine göre belki yeterli belki yetersiz olsa da birtakım adımlar atıyor. Bu atılan adımlara geliştirici yorumlar ve fikirler üretmeli ve de yetkililerle paylaşmalıyız. Çözümü kendi sahip olduğumuz güçler ya da kozlar ile kendi aramızda hesaplaşma yoluna gitmemeliyiz.
Konutlar ile ilgili 1 Temmuz 2023 tarihine kadar yenilenecek kira sözleşmelerinde kira artış oranının %25 ile sabitlendiğini hepimiz biliyoruz. Yeterli ya da değil evet tartışılabilir ama yeterli görülmeyen durumlarda bu seferlik bu şekilde bir artış yapılıp seneye farklı bir oran için taraflar kendi aralarında anlaşabilirler, bunun için hiçbir engel yok… Ama ben kabul etmiyorum diyerek farklı çözüm arayışlarına girmek ve olayı çıkmaza sokmak kime ne fayda sağlayacak?
İşyerlerinde ise belirli bir kısıtlama yok. Bu konuda da devletimizden bir beklenti var mutlaka bir çalışma yapılacaktır diye düşünüyorum.
İşin bir ucunda siz, diğer ucunda bir vatandaş, kardeş, ağabey, eş, dost, arkadaş artık her kimse ve ortada adil olarak işlemesi gereken bir sistem, bu sistemin amacı da biraz sağduyu ve belki de biraz da fedakarlığa dayalı olarak taraflar arasında bir uzlaşmaya hizmet etmek…
Geçmişimize baktığımızda büyüklerimizin bu tip veya benzer sorunlarla defalarca karşılaştığını ve her defasında millet olarak kenetlenmeyi becerebildiğini ve hep beraber ayakta kalarak bu zor günleri atlatabildiklerini görmekteyiz.
Belki de şimdi sıra bizlerde, biraz sabır ve biraz özveri ile bizlerde bugünleri atlatacağız. Hep beraber, el ele… Birbirimize dava açarak, hastanelik ederek değil, milli servetimize ve kişilik haklarımıza zarar vermeden, uzlaşmacı bir tavırla, dostluk ve kardeşlik çerçevesinde…
Her şeyin gönlünüzce olması dileğimle…