Son zamanlarda vatandaşlarımız arasında gerçekleştirilen sohbetlerde sıkça kulak misafiri olduğum ve gerek sosyal medyada gerekse ulusal televizyon kanallarının yaptığı programlarda çokca rastladığım “EYT” yani “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” konusuna biraz değinmek istiyorum.
Eskiden “Sen emeklisin, biz ödeyelim”, “Zaten ne kadar maaş alıyorsun ki?”, “Sen kendini sıkıntıya sokma” gibi söylemler ile kalp kırmadan yanlarında olduğumuzu hissettirdiğimiz bir vatandaş grubu vardı. Bu grubu tahmin edebileceğiniz üzere emekliler oluşturmaktaydı. Emekliler, halkın arasında her daim saygı, sevgi ve hürmet gören, yaşam mücadelesinde yardım edilmesi, kolaylık gösterilmesi gereken bir kesim olarak görülürlerdi.
Görülen o ki; şimdilerde bu durum bazı yönlerden biraz değişmiş. Emekli maaşlarına arka arkaya yapılan zamlar sonrası değişik sebeplerden ötürü artık çalışma şansı kalmamış ya da ekonomik olarak sıkıntıda olan vatandaşlarında içerisinde bulunduğu bir grup, emekli olabilmek için mücadele vermeye başlamışlar. Hatta esnafımızın büyük bir kesimide kredi kullanımında, ev ya da işyeri kiralamalarında artık kendilerine bir emekli kefil göstermek zorunda bile kalıyorlarmış.
Yapılan EYT düzenlemesi ile; 8.Eylül.1999 tarihi öncesi girişi olan SGK'lılarda 5000 - 5975 arası kademeli prim günü ve kadınlarda 20, erkeklerde 25 yıl sigortalılık süresi ile BAĞ-KUR'lu ve Emekli Sandığı'na tabi erkekler 9000, kadınlar 7200 prim gününü tamamlayarak yaş şartı olmaksızın emekliliğe hak kazandılar. Ancak 8.Eylül.1999 tarihi sonrası SGK ya da BAĞ-KUR girişi olan kişiler ise çalışma süresi ve prim ödeme gün sayısının yanında bir de yaşı beklemeleri gerekiyor. Yaş bekleme sebebiyle EYT kapsamında olanlara göre emekli olma sürecinde 17-20 yıl arasında uzama söz konusu olduğu görülüyor.
Bu sebeple EYT kapsamına girmeyen vatandaşlarımız, emekli olma şartlarında ayrımcılık yapıldığını ve bu durumun adaletsizlik yarattığını öne sürerek kendileri için de yeni bir düzenleme yapılmasını, kademeli bir emeklilik sistemi getirilmesini talep ediyorlar. Özellikle yaş sınırının herkes için kaldırılmasını, SSK – BAĞ-KUR prim gününün eşitlenmesini, önceki yıllarda işyeri sahibi olarak vergi ödeyen mükelleflerden BAĞ-KUR tescil kaydı olmayanlar için tescil affı çıkartılmasını, prim borçlarının ödenmemesi sebebiyle silinen prim günleri için ihya taleplerinin olduğunu, staj ve çıraklık dönemlerinin sigorta başlangıcı olarak sayılması gibi daha bir çok konuda taleplerinin oluştuğunu görmekteyiz. Söylemlere bakarsanız bu konular ile ilgili emekli olabilmek için mağduriyet yaşayan vatandaş sayımız 15-16 milyonu buluyormuş.
28.Mayıs.2023 tarihinde yapılacak seçiminde yaklaşması sebebiyle çalışmalarına hız vermiş durumdalar ve adaylardan kendi durumları hakkında net ve somut bilgi almak için kendi söylemlerince “Emeklilikte Adalet” mücadelesi veriyorlar.
Bu konuda şahsi düşüncem; sayıları milyonları bulan bu vatandaş grubunun çağrılarına mutlak suretle kulak verilmesi gerektiği ve taleplerinin üzerinde bir değerlendirme yapılmasının doğru olacağı yönündedir.
Herşeyin gönlünüzce olması dileğimle…