İyisiyle kötüsüyle bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Herhalde bu yılın hatıralarda bırakacağı en önemli izlerden biri de ekonomik göstergeler olacaktır. Her yeni yıla ertelenmiş umutlarımız ve de gerçekleştirmeyi ümit ettiğimiz hayallerimizle giriyoruz. Giriyoruz girmesine de belirli bir süre sonra maalesef ki işler istediğimiz şekilde ilerlemiyor ve her şey yavaş yavaş sıkıntıya dönüşüyor. Şimdi yeni bir yıla girerken asgari ücretle çalışanlarımız, emeklilerimiz büyük bir beklenti içerisinde çünkü maaşlarına yapılacak zam oranının haberini bekliyorlar. Onlar bu haberi beklerken hayat bir yandan da devam ediyor ama bazı değişikliklerle. Çarşı pazarda, marketlerde, alışveriş sitelerinde bugün baktığınız bir ürünün fiyatına iki gün sonra tekrar baktığınızda değiştiğini görüyorsunuz. Hele ki şu günlerde marketlerde sadece etiket değişimi için personel alımı yapıldığı bile geliyor kulağımıza. Ne kadar ilginç değil mi? Birileri şimdiden umutlarımızı, hayallerimizi törpülemeye hatta çalmaya başlamış bile. Son birkaç yıldır asgari ücrete daha önceki senelerde hiç görülmemiş oranlarda zam yapılmasına rağmen vatandaşlarımızın durumu ortada. Belki 2024 yılı için gelecek zam haberi de yüksek oranlarda olacak ama bakalım ne oranda vatandaşın cebine yansıyacak? Merakla bekliyoruz. Emeklilerle ve de asgari ücretle çalışanlar ile yaptığımız sohbetlerde şu cümleyi sıkça duyuyor olduk “Bize zam vermesinler ama fiyatlarda sabit kalsın” nedeni olarakda kendileri ne kadar oranda zam alırlarsa alsınlar çarşı, pazardaki, marketlerdeki fiyatların kendi aldıkları zam oranlarından daha yüksek oranda artış gösterdiğini ve aldıkları zammın kendilerine hiçbir şekilde yetmediğini ifade ediyorlar. Aslına bakarsanız kendi kendimizi kısır bir döngüye hapsediyoruz. Asgari ücretliye ve emekliye yapılacak zam oranını bir fırsat bilip ürünlerin fiyatını arttırmak kime ne kazandırıyor? Siz fiyatlarınızı arttırırken bir diğer işletme de bu kez kendi fiyatlarını arttırıyor, marketlerde fiyat değişimine gidiyor, çarşı pazarda. Kısaca birkaç işletme ile başlayan bu iş tüm piyasaya yansıyor ve kısır bir döngü oluşuyor, bizlerde zaman geçtikçe er ya da geç kendimizi bu kısır döngü içerisinde buluyoruz. Anlaşılan şu ki; her şeyi devletten beklemek yerine biraz da kendimize, ticaret ahlakımıza çeki düzen vermemiz gerekiyor. Aksi halde böyle gelir, böyle gider ve bir gün karlı çıktığınızı düşündüğünüz bu kısır döngünün içerisine sizin ve sevdiklerinizin de düştüğünü görür ve de üzülürsünüz ancak o zaman iş işten çoktan geçmiş olur. Bu ülke ve topraklar hepimizin. Bu topraklarda hep beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamak istiyorsak ben değil, biz olmayı öğrenmeli ve adımlarımızı bu yönde atmalıyız. Her şeyin gönlünüzce olması dileğimle…