İçinde bulunduğumuz sezon özellikle yaşadığımız belde Bodrum’da o kadar çok ve çeşitli turizm şikayet ve eleştrilerini görüyoruz ki sanırsınız turizm batıyor veya Bodrum iflas ediyor. İnanması çok güç ama son zamanlarda iflas ve batma konuları da gündeme gelmeye başladı. İster istemez neler oluyor sorusu akla geldi. Birileri çıktı Bodrum’da oteller konkordato ilan ediyor saçmalığını söyledi, birileri çıktı turizm ya batarsa korkusu yaymaya başladı, bir kesimde Bodrum pahalı, Yunan adaları çok ucuz deyip olumsuz algı yapıyor. Biz de bu şartlarda turizm yapmaya çalışıyoruz.
Peki bu karanlık tabloları yaratmaya çalışanlar kimler? Maalesef çoğu içimizden birileri. Sezonun iyi geçmediği, en azından yüksek sezon doluluklarının yakalanamadığı ve bu nedenle hedeflerin tutturulmasının zorluğu ortada. Bu kadar olumsuz algılar yaratarak mı telafi edeceğiz, yoksa dik durup mücadele ederek mi hedeflerimize ulaşmamız lazım.
Hedeflerimize ulaşmanın yolu sürekli şikayet ve olumsuz tablolarla kafaları karıştırmak yerine daha fazla satış yapmak, daha çok müşteri menuniyeti sağlamak, özellikle Pazar yelpazesini genişletmek gerekmiyor mu? Ama birçok tesis turizm yasası olmadığı için ahbap, yeğen sistemi ile yönetiliyor. Patron ne derse o olsun isteniyor ki çoğu, turizmin operasyonel yönünü bilmez. Bu şartlarda yönetilen tesislerde profesyonel yönetimden uzak olduğu için yeni bir turizm atasözü geliştirmişler ‘’ Bu şartlarda fiyat satar ‘’ Bunun açılımı fiyatları düşürmekten başka benim bildiğim bir şey yok demektir.
Ama işin kolayı Turizm kötü gidiyor, konkordato ilanları var safsatası, turizm ya batarsa korku algısı ile işin içinden sıyrılmak.
Değerli okurlarım turizm kendi sektörü yanında 56 sektörü etkilemektedir. Turizm iyi giderse bu sektörlerde iyi olacağı gibi kötü giderse de olumsuz etkilenecektir. Bu nedenle Bodrum için de ülkemiz içinde turizm çok önemli bir sektördür.
Ama ne Bodrum turizmi batar, ne de ülke turizmi batar. Unutmayın sektörde profesyonellerle turizm yöneten, kurumsal yapılanmayı tercih eden işletmelerin sayısı hayli fazla olduğundan Dünyadaki 1,5 milyar seyahat eden tatilci gruptan payını almayı biliyoruz. Almaya da devam ederiz. Yeter ki turizmi - bir daha tekrar ediyorum - ahbap, yeğen, tanıdık eş, dost yönetimine teslim etmeyin. Turizmi sadece profesyonellerin yöneteceği yasanın çıkarılması için herkes elinden geleni yapsın.
Bir de Bodrum’u lütfen Kos adasının sıradan restoranları ile kıyaslamayın. Bodrum pahalı algısı kime ne kazandırıyor ? Vizyonunuz yetiyorsa Bodrum’u Mykonos adası ile, Monako ile , St.Petersburg ile Maldivlerle kıyaslayın. Oralardaki fiyatlarla kıyaslayın. Ama nafile, bildiğiniz tek seçenek Kos adası veya onun gibi bir iki ada. Hatırlatayım Bodrum bir dünya markasıdır ve onun için kendi sınıfındaki tatil yöreleri ile kıyaslanabilir.
Bu sorunlar, algı yönetimleri, yanlış bilgilendirmeleri sadece profesyonel yönetimlerle aşabiliriz. Unutmayın turizm profesyonellerin işidir.