Maalesef pandeminin etkisinde son derece zorlu, son derece sıkıntılı bir sezonu bitirdik. Covid salgınının Mart ayı başında başlaması ile hepimizde oluşan umutsuzluk sezon yaklaştıkça yerini daha olumlu beklentilere bıraktı. Temmuz ayı ile birlikte özellikle iç pazarda hareketlilik arttı. Zamanla Avrupa ve Rusya pazarı da kısmen de olsa bu hareketliliği arttırdı. Hatta bir ara Kasım ayına kadar özellikle Avrupa’dan beklentiler vardı ancak o da çifte standartlı uygulamalar karşısında yine Ekim ayından ileri gidemeyeceğimizi gösterdi.
Bir kere daha hatırlatmakta fayda var; Avrupa ve Rusya olmadan TÜRK turizmi olmaz! Lakin böyle kriz ortamlarında turizmi ve turizmciyi ayakta tutacak unsur iç Pazar olmaktadır. İç Pazar ülkemizde dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar dinamik. Yaşadığımız pandemi salgını ve onun getirdiği ekonomik sıkıntılar bile iç pazarın dinamizmini çok fazla etkilemedi.
İşte bu gerçeklerden yola çıkarak diyoruz ki; Bodrum olarak turizm sezonunu uzatmalıyız. Hepimiz biliyoruz ki altyapı olmadan büyük şehir trafiğini andıran trafik sorunu çözülmeden 12 ay turizm hayal. Bizim amacımız 4 ay süren veya bazı durumlarda en çok 6 ayı geçmeyen turizmimize ivme kazandırmaktır.
Bunun için Bodrum’un etkinliklerini bir araya toplamakla işe başlayabiliriz. Örneğin Ortakent’te Ot festivali yaparken bir yandan da Halikarnas’ta ot festivali yapmanın ne amacı olabilir. Böylesine yerel değerlerimizi bir araya getirip BOTAV gözetiminde daha etkili ve derli toplu olması ve bunun tanıtımının Bodrum dışına taşınması çok daha verimli olacaktır. Expo fuarı düzenliyoruz. Fuar alanını zeytin peynir satışına hatta sıradan halk pazarına dönüştürüyoruz. Bu ve benzeri etkinlikleri daha iyi organize etmek, turizm sezonun başlangıcında ya da bitişinde düzenlemek sezonun biraz daha uzamasına vesile olacaktır.
Tabii ki bu örnekleri çoğaltmak mümkün. En azından kriz dönemlerinde turizmin sıkıntılı olduğu sezonlarda mutlaka iç pazarın dinamizmini değerlendirmek lazım.