Herhalde hepimiz farkındayız. Bodrum son yıllarda çok ciddi kan kaybediyor. Susuzluk, alt yapı ve trafik sorunları sadece Bodrum’da değil, tüm yurtta, hatta dünyada çok fazlaca konuşulmaya başlandı.
Son birkaç yıldır var olan Bodrum’u karalama kampanyaları, bu yıl zirve yaptı.
Saçma sapan adisyon paylaşımları, Bodrum ekonomisine beş kuruşluk faydası olmayan işletmelerin sahil işgalleri, konser iptal haberleri, hemen her gün bir silahlı çatışma, kavga haberleri derken Bodrum, olumsuz anlamda sürekli gündemde.
Bazı ahlaksız esnafın enflasyonu bahane ederek fırsatçılık yapması, Yunan adalarından adisyon ve fiyat paylaşımları ve bu yerlerin sürekli Bodrum’la kıyaslanması, aç gözlü ev sahiplerinin astronomik kira talepleri, balon konut fiyatları da üzerine eklenince bu yıl, Bodrum’un hiç de iyi olmayan bir yıl geçirdiğini söyleyebilirim.
Bunların üzerine onlarca yıldır Bodrum’un ranta kurban edilmesi, aşırı derecede plansız ve çarpık yapılaşma ve bu yapılaşmanın getirdiği devasa alt yapı sorunları, doğanın katledilmesi, denizin kirletilmesi, para baronlarının Bodrum hesapları ve bunları uygulaması, o bizim bildiğimiz çivit mavili pencereli, beyaz boyalı evlerin olduğu Bodrum’u adeta yok etti.
Peki ne yapmalıyız?
Öncelikle imar yoğunluğunu arttıracak her türlü plansızlığa acilen dur demeliyiz. Alt yapıyı tamamlayıp, denizlerimizi kurtarmalıyız. Bodrum’un yok olan yerel değerlerini ön plana çıkaracak projeler üretmeliyiz. Sahillerimizde, ormanlarımızda nefes almalıyız. Her önüne gelene ruhsat verip işyeri, restaurant, kuaför vb fazlalılığını ortadan kaldırmalı, hatta vergisini Bodrum’da ödeyen, Bodrum’un yerel değerlerine sahip çıkan işletmeleri korumalı ve kollamalıyız.
Bodrum’u sadece görgüsüzce uçuk fiyatlar paylaşıp hava atan, ama Bodrum’a hiç faydası olmayan tiplerden kurtarmalı, herkesin rahatça tatil yapıp, ilçenin her imkanından en uygun şekilde yaralanabileceği ortamları yaratmalıyız. Bodrum’da yaz kış yaşayıp ilçeye değer katanlara da kolaylıklar sağlayıp, Bodrum’u sürgün yeri olarak değil cennet olarak görmelerini sağlamalıyız.
İki paragrafta anlattıklarımı yaparsak Bodrum özüne döner. Ama yapmazsak inanın bu gidişle birkaç yıla kadar Bodrum biter.
Bunu yapacak babayiğitler fazlasıyla var. Ama hep söylediğim gibi Bodrum’un her unsurlarının güç birliği yapması gerekir.
Zira inanıyorum ki bu büyük güç birliğinin karşısında hiç kimse duramaz.
Çocuklarımızın geleceği için bunu yapmak zorundayız. Öyle değil mi?