Yazının başlığında olduğu gibi konu turizmin kaderi mi yoksa turizmcinin kaderi mi?. Bu gün neden bu kadar karamsarım derseniz biraz hatırlatma yapalım. Sezona terör belası ile başladık. Bunu Rusya krizi takip etti. Bunlarda yetmez gibi malum birde hain FETÖ darbe girişimi güzel ülkemizin her türlü güzelliğine darbe vurdu. Tabi bu sıkıntılardan en çok nasibini alan sektörde turizm oldu. Sezonun en önemli 3 ayı bu şekilde kaybedildi.
Sezona başlamadan önce yazdığımız yazılarda hep alternatif pazar arayalım, maliyetlerimizi asgaride tutalım, en önemlisi de umutsuzluğa kapılıp oturmadan dik durup çaba sarfetmeliyiz diye ısrar ettik. Bu düşüncede olan turizmciler nispeten işletmelerini ayakta tutmayı başardılar. Tabi ki bu ayakta kalmak özveri göstermekle olduğu gibi kapasitenin en az %50 altında kalmayı kabullenerek de oldu. Bu tarz kayıplar turizmin hem işletmesine hem çalışanına hem de turizm sayesinde kazanan çok sayıda sektöre son derece ağır darbelerde vurdu. Devletin oldukça büyük döviz kaybını da göz önüne alınca kayıp daha da arttı. Bu üzücü tabloya eklenecek daha çok kalem var.
Maalesef turizm kötü deyip personel ve hizmet kalitesinden ödün veren işletmeler, fiyatları sokak otelciliği seviyesine düşüren turizmciler, “ayakta kalmak zorundayız” bahanesine sarılıp turizm dışında her yanlışın içinde olmayı kabullenen herkes turizme bir darbe daha vurdu. Siz sanıyor musunuz gelecek sezon herşey unutulup ortalık güllük gülistanlık olur. En az 3 sezon her şey iyi gitse de bu yaralar sarılamaz. Gelecek sezonların tedbirlerini bu sezonu bitirince konuşuruz ama sırada sezonun geriye kalan kısmını nasıl değerlendirmeliyiz var.
İnşallah bu tarihten sonra yaşadığımız sıkıntıların benzerlerinin olmayacağını temenni ediyorum. Rusya ile yapılan anlaşmanın umut verici olduğunu bunu diğer Avrupa ülkelerine de olumlu yansıyacağını umut ediyorum. Önümüzde 9 günlük bayram tatili var. İç Pazar için önemli bir fırsat ancak iç Pazar yetmemeli. Gurbetçi vatandaşlarımıza da yönelip bayram tatillerini ülkemizde geçirmelerini teşvik etmeliyiz.
Buradan “fiyatları krizde sokak otelciliği seviyesine çekip şimdi de durum düzeliyor zararımızı kurtaralım” deyip fahiş fiyatlarla turizme yeni bir darbe vuranlara engel olmak zorunda olduğumuzu gerçek turizmcilere hatırlatma istiyorum. Hatta başta BOYD’un turizm sevdalıları olmak üzere gerçek turizm dostlarını bu tarz işletim yapanlara fırsat vermemeye davet ediyorum.
Sevgili okurlar hepimizin önceliği VATANIMIZDIR. “Önce Vatan sonrası teferruat” düsturumuz ebedidir. Bugün ve dün olduğu gibi bundan sonra da güzel ülkemiz kimsenin planlarının figürü asla değildir. Hepimiz ülkemizin bekaası için her zaman aynı destanı yazmaya hazırız. Demokrasimizden asla vazgeçmeyiz. Özgürlüğümüzden asla taviz vermeyiz.
Bunu belirtmeden geçmek hiçbir Türk evladının haddi değildir. Bizim derdimiz turizmden ekmek yiyor olmamızdır. Milyonlarca insanın turizm çalışanı olduğunu ya da dolaylı olarak turizmden para kazandığını unutmamalıyız. Turizmin kaderi güzel oldukça, turizm emekçisinin kaderi de güzel olacaktır. Bunu elbirliği ile ama doğru ve etik olarak sağlamak içindir çabamız.
Türkiyemiz’de huzurlu yaşamak ve güzel bir turizm, hepimizin hakkıdır.
Sevgilerimle saygılarımla…