Masmavi denizi, yemyeşil doğasıyla hala çok güzel olan Bodrum, o kadar büyük saldırılar altında ki, bununla nasıl baş edeceğiz bilemiyorum. Büyük inşaat şirketleri Bodrum’un mavisi ve yeşiline gözünü dikeli çok oldu. Milyarlık yatırımlar Bodrum’u adeta bitme noktasına getirdi. Çarpık yapılaşma, plansızlık Bodrum’u sonu bilinmeyen bir denkleme doğru götürüyor. Çok söylüyor, yazıyor çiziyoruz. Ama Bodrum’da öyle büyük bir rant var ki, önüne geçmek neredeyse imkansız hale geldi. Bazı çevreci arkadaşlar bu gözü dönmüş rantla Don Kişot misali dövüşüyor. Ama rant ve güç o kadar büyük ki bal tutan parmağını yalamaya devam ediyor. Ben buradan çevreci arkadaşları başka önemli konularda uyarmak istiyorum. Bodrum’da çevre sadece inşaatlarla yok olmuyor. Bodrum Yarımadası’nın genelinde o kadar büyük bir alt yapı sorunu var ki! Ortakent, Yahşi, Türkbükü, Bitez, Turgutreis, Yalıkavak’da bizzat şahit olduğum, defalarca yazdığım gibi maalesef buralarda arıtmalar ya yok, ya çok yetersiz, ya da sürekli arıza yapıyor! Tonlarca atık su derelere, oradan da yer altı suları ve denize akıyor. Dünyanın en ünlü Kuş cennetlerinden biri olan Tuzla Sulak Alanı’na Mumcular’dan tonlarca atık su bırakılıyor. Bu konuda hem ben yazılarımla, hem de vatandaşlar dilekçe ve telefonlarla Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Bodrum Belediyesi’nin dikkatini çekmeye çalıştık. Ancak maalesef çok başarılı olduğumuz söylenemez. Bazı noktalarda bireysel çabalarla geçici çözümler üretilmeye çalışılsa da, genel olarak çözümsüzlük alıp başını gidiyor. Turgutreis altyapısı yıllardır bitirilmedi. Aynı şekilde Torba Yalıçiftlik altyapısı da öyle. Ama Bodrum’un nüfusu, çılgın yatırımları her geçen gün daha da artıyor ve yeni alt yapı da çok kısa süre içinde yetmeyecek. Çevreci arkadaşlarımdan ricam, bu sorunu ivedilikle ele almalarıdır. Yapılan işlerin hızla tamamlanması, yeni alt yapı tesislerinin yapılması ancak güçlü bir kamu oyu baskısıyla olacak, bu belli oldu. İşte burada çevrecilere büyük görev düşüyor. Lütfen çevre katliamını sadece beton dikmek, inşaat yapmak olarak görmeyin. Denizlerimiz her geçen gün daha da çok kirleniyor ve biz bir şeyler yapmak için çok geç kalıyoruz. Daha da geç kalmadan, Bodrum elden gitmeden tepkimizi, beklentilerimizi güçlü bir şekilde ortaya koyalım ve kamuoyu baskısı oluşturalım. Sevgili arkadaşlarım, bu işin siyaseti, birilerine şirin gözükme çabaları olmaz, olamaz. Bodrum bizim yuvamız, Bodrum hepimizin. Yuvamızı kaybetmek istemeyiz öyle değil mi?