31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler öncesinde her ne kadar Bodrum’da Vatan Partisi dışında kesin açıklanan bir aday olmasa da, üç aşağı beş yukarı adaylar netleşiyor. 3 aydan daha az kalan seçimler öncesinde Bodrum’da yaşanan bu belirsizlik, Bodrumlular kadar aday olacakların da hoşuna gitmiyor. Zira süre kısa ama Bodrum coğrafi olarak çok geniş. Adaylar bu kısıtlı sürede seçim planlamalarını yaparken çok zorlanacaklar bu kesin.
Belediye başkan adaylarını bu zorlu propaganda döneminde oldukça büyük bir maliyet bekliyor. Reklam çalışmaları, billboard ilanları, ağırlama gideri, seçim ofisi masrafları, miting giderleri, ziyaret giderleri ve daha sayamayacağım bir çok kalem, her bir adayın yüzbinlerce lira harcaması demek olacak.
Eğer aday olarak belirlenirse Mehmet Kocadon’un da, Mehmet Tosun’un da bu hesaplamaları yapıp gerekli bütçeyi oluşturdukları kesin. Zaten her iki adayda yılların politikacısı ve neyin ne olduğunu çok iyi bilip, hesaplıyorlar.
Ak Parti Bodrum adayı olan Dr. Tahir Ateş ise diğer adaylara göre bu konularda oldukça tecrübesiz. Zaten çok güçlü olan bu adayların karşısında ekonomik olarak da en az onlar kadar güçlü olmak zorunda. Ancak geçen hafta sonunda Muğla’da MHP tarafından yapılan bir toplantıda Tahir Ateş’in seçim çalışmaları için 15 bin lira gibi bir bütçe ayırdığı konuşulmuş. Eğer bu gerçekse Tahir Ateş’in zaten hiç şansı olmaz. Hatta Bodrum Yarımadası’nın ne kadar geniş olduğu düşünülürse bu rakam ekibin yol parasına bile yetmez.
Dr. Tahir Ateş’in 2,5 aylık sürede çalışmayacağını da düşünürsek ekonomik anlamda diğer adayların karşısında hiç şansı olmaz ve kendisi zarar görür.
Kendisinin doktor olması, kültürlü, bilgili olması, iktidar partisinin gücünün arkasında olması ve iyi niyeti elbette Tahir Ateş’in artısı. Ama politikada ki deneyimsizliği, rakiplerinin usta siyasetçiler olması, hele ki Ak Parti’nin MHP’nin de desteğiyle ilk defa Bodrum’da bu kadar iddialı olmasına rağmen, iddia edildiği gibi propaganda için yeterli bütçesinin olmaması hem kendisini, hem de partisini oldukça zora sokacaktır.
Daha önceki yazılarımda Bodrum’da iki ismin halk tarafından çok konuşulduğunu yazmıştım. Bu kişiler CHP aday adayı Ahmet Aras ve Ak Parti aday adayı Murat Naci Yavuz’du. Bizzat sokakta bu adayların isimlerini çok duydum. Ama genel merkez tarafından kesin aday olarak bu kişilerin adı bugüne kadar geçmedi. CHP’de Mehmet Kocadon, Ak Parti’de ise Tahir Ateş’in ismi ön plana çıkıyor. Hatta bizim sitemizde dahil tüm basın kuruluşları Tahir Ateş’in kesin aday olduğunu yazdı. Çünkü biliyoruz ki Ateş Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından arandı ve aday olduğu kendisine Cumhurbaşkanı tarafından söylendi. Ancak parti genel merkezi tarafından henüz kesin açıklama yapılmadı.
İşte burada hep kendi kendime soruyorum; neden parti genel merkezleri aday belirlerken seçmenin iradesini yok sayar? Hep bu yüzden partiler içinde büyük tartışmalar yaşanmaz mı? Seçmen genelde sandığa mutsuz gitmez mi? Parti ve partililer içinde büyük tartışmalar yaşanmaz mı? Bakın daha kesin olan bir şey yok ama Mehmet Kocadon gibi bir isme rağmen hem CHP hem Ak Parti hem de seçimlerde ortağı MHP, ismi geçen adaylarla başarılı olunamayacağını şimdiden konuşuyor ve kendi iradelerinin genel merkez tarafından yok sayıldığını düşünüyor.
Nasıl bir strateji, nasıl bir siyaset anlayışı anlamam mümkün değil. Mesela Ak Parti Bodrum’da iyi tanınan bilinen, siyaseti iyi bilen bir isimle şanslı olabileceğini görmüyor mu? Neden hem belirlediği adayı hem de kendini yıpratma yolunu seçiyor?
CHP’de madem Mehmet Kocadon aday olarak genel merkez tarafından atanacaktı, neden 8 aday adayı bunca zaman oyalandı. Bu insanların emeği, harcadıkları zaman ve paraya yazık değil mi? Üstelik bu tartışmalardan Mehmet Kocadon da zarar görmüyor mu? Ona da yazık değil mi?
Bu siyaseti benim anlamam mümkün değil, anlayan varsa lütfen bana da anlatsın…