Bu satırların yazarı olarak bugüne kadar Bodrum ve çevresinde yaşanan bir çok çevre felaketini yaptığım ısrarlı haberlerle engelledim.
İlk aklıma gelenler;
Güvercinlik’te arıtmanın yetersiz kapasitesi nedeniyle ormana atılan, buradan denize ulaşan lağım suları! Israrlı haberlerim sayesinde Bodrum Kaymakamlığı aracılığıyla arıtma yenilendi ve Güvercinlik o ilkel ve iğrenç görüntüden kurtuldu.
Vidanjörlerin Yalıkavak tepelerinde dağdan denize bıraktığı o pisliği haber yaptım, cezalar kesildi, denetimler arttı.
Bodrum Devlet Hastanesi yakınında bulunan ilkel atık yakma istasyonunda kanlı sargı bezlerini köpeklerin ağzında fotoğrafladım. Paslı bir demir baraka ve tıbbi atıklar burada yakılıyordu. Israrla haberini yaptım ve bu ilkellik ortadan kalktı.
İlk yatırımcının Güvercinlik Pina Yarımadası’nda izinsiz dolgusunu ilk fotoğraflayan ve haberleştiren gazeteciyim. Israrlı yayınlarımız sayesinde süreç uzasa da bugün maalesef Yarımada katledildi. Ama haberlerimiz farkındalık yarattı.
Turgutreis’te kaya mezarını çevirip kendine ev yapan bir kişinin binası, haberlerimiz sayesinde yıkıldı. Yine Turgutreis’te manzarası kapanıyor diye evinin önündeki ağaçları kesen katil, haberlerimiz sayesinde ceza aldı ve kestiği ağaçlar gibi başka ağaçları tekrar dikmek zorunda kaldı.
İslamhaneleri’nde sokaklara akan lağımı defalarca haber yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Çöplük yangınları, orman yangınları, denize atılan fosseptik ve onlarcası.
Bugüne kadar çevre için savaştım, savaşmaya devam edeceğim. Yukarıda yazdıklarımın amacı da kendimi övmek falan değil, aşağıda okuyacaklarınıza destek olması açısından bilinmesi gerekenler.
Ne acıdır ki yukarıda saydığım onlarca olumsuzlukta Bodrumlu çevrecilerden hemen hemen hiç destek almadım. Sadece ortaya çıkan haberlerden sonra kendine reklam yapmak isteyen bazı “çevreciler!” göstermelik açıklama yaptılar ve hep kendilerini ön plana çıkardılar.
Ayrıca çevrecilik sıfatını kullanan bazı yüzsüzler yatırımcıyı tehdit ederek kendine rant sağladı.
Şimdi ben buradan Bodrum’un gerçek çevrecilerine bir çağrıda bulunmak istiyorum;
Geçtiğimiz günlerde bazı çevreci arkadaşlar Turgutreis’te bir otelin plajına sabah erken saatlerde gidip eylem yaptılar ve halkın burada denize giremediğini söylediler. Otel bu iddiaları reddetti ve plajın herkese açık olduğunu söyledi. Bu otel öyle olsa da Bodrum’da çoğu işletmede maalesef koylar, deniz kıyısı kapatılıyor ve girişe izin verilmiyor. Burada işletme sahiplerini de yatırımlarından dolayı anlamak gerekiyor ama bana göre koruma kullanma dengesinin çok iyi ayarlanması gerekiyor. Ne denizsiz turizm olur, ne de yatırımcısız turizm.
Ben buraya giden çevrecilere şunları sormak isterim;
Hani Turgutreis’e giderken İslamhaneleri’nden geçiyorsunuz ya. İşte orada yol kenarında gördüğünüz sular lağım suyu biliyor musunuz? İslamhaneleri’nin içine girdiğiniz de durum daha da vahim! Arıtma olmadığı için çoğu evde ki lağım sokağa akıyor. O sokakta çocuklar oynuyor, insanlar hayatlarını geçirmeye çalışıyor.
Bu size göre bir çevre katliamı mıdır? Hiç burada bir eylem yapmayı düşündünüz mü acaba?
Turgutreis’te eylem yaptığınız otelin biraz ilerisinde denize borular döşenmiştir. O borular ne biliyor musunuz? Arıtma tesisi olmayan Turgutreis’in kanalizasyonunu olduğu gibi Turgutreis açıklarına taşıyan borular! Hiç o boruların çıkış noktasına gittiniz mi? Orada denizin pislikten nasıl kaynadığını gördünüz mü?
Bu size göre bir çevre katliamı mıdır? Hiç burada bir eylem yapmayı düşündünüz mü?
Hiç Bodrum’un dere yataklarını gördünüz mü? Görmediyseniz bir gün gelin beraber inceleyelim. Çoğu dere yatağı pislik içinde. Bazı işletmeler ve evler atıklarını bu dere yataklarına boşaltıyor. Hem yer altı kaynakları kirleniyor, hem de yağmur yağdığı zaman dere yataklarının içindeki tüm bu pislikler denize gidiyor.
Bu size göre bir çevre katliamı mıdır? Hiç burada bir eylem yapmayı düşündünüz mü?
Bodrum çöplüğünü söylemek bile istemiyorum. Yalıkavak, Gümüşlük, Gündoğan ve Bodrum’da her yıl ilkel çöp boşaltma alanı yanıyor, dumanını bütün Bodrum günlerce soluyor. Yangın olmasa bile kokudan ve etrafa saçılan çöplerden geçilmiyor. Ben burada şöyle ses getiren bir eylem yaptığınızı çok fazla hatırlamıyorum.
Bu size göre bir çevre katliamı mıdır? Hiç burada bir eylem yapmayı düşündünüz mü?
Sizlere Bodrum’da yaşanan daha onlarca çevre katliamını sayabilirim. Aslında biliyorum siz de sayarsınız, hepsini de biliyorsunuz.
Ama nedense sizleri bu katliamlarda hiç görmüyoruz.
Evet bir otelin, bir işletmenin, bir beach clup’ın plajları komple kapatıp halkın olan plajı sadece kendi müşterisine kullandırması kesinlikle doğru değildir. Ama bu durum bir çevre katliamı değildir! Koruma kullanma dengesi gözeterek bu sorunlar çözülür. Oysa gerçek çevre katliamı yukarıda saydıklarımdır. Ve ben siz çevrecileri aslen bu eylemlerle görmek isterim.
Bu arada yukarıda saydığım çevre felaketleriyle sessiz sedasız savaşan gerçek kahramanlar var. Ama onlar reklam peşinde değil, tek amaçları yaşadıkları çevrenin yaşanabilir olabilmesi. Keşke herkes böyle olabilse!